Bir Bak Yeter Konusmasanda Olur
 

Karmakarışık,derbeder bir yerlerdeyim ben

 



içimdeki sancıların canımı yakmasından öyle yoruldum ki...
Ve sıkıldım...
Bunları tek başıma aşacak gücü kendimde bulamamak çok koyuyor...

,



Yediremedim gururuma...dudaklarda sus kaldım
Yağmurlar yağdırdım gittiğin şehre,

 

 

 

candan erçetin--gamsız hayat..

 

 

 

Sormayın neden bu durgunluğum
Görmeden kuytu yaralarımı
Sormayın neden bu huysuzluğum
Bilmeden saklı duygularımı

Çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca
Çok mu kalender sandınız dert anlatmayınca

 

 


Gamsız hayat, herkese başka sunar garip oyunlarını
Gamsız hayat, herkese başka kurar kahpe tuzaklarını
Gamsız hayat, herkese başka sorar geçmi hesaplarını
Gamsız hayat, herkesi başka yorar görmez gözünün yanı



Sanmayın biter bu durgunluğum
Sarmadan kuytu yaralarımı
Sanmayın biter bu huysuzluğum
Açmadan saklı duygularım

Çok mu güçsüz duruyorum derdimi paylaşınca
Çok mu çaresiz dersiniz dertten ağlayınca

 

 

 

 NaAT---Arİf NiHaT aSyA

 

 

 

 

 

 

 

Seccaden kumlardı…
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!


Mescit mü’min, minber mü’min…
Taşardı kubbelerden Tekbîr,
Dolardı kubbelere “âmin!”

Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı…
Geceler, ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı.

Kapına gelenler, yâ Muhammed,
-Uzaktan, yakından-
Mü’min döndüler kapından!

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
İki dünyada aziz ümmet;
Muhammed ümmetiydi.

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi…
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi…
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı…
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi
Âmine’nin emaneti ağlardı.
Hatice’nin goncası,
Aişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün…

Elçi geldin, elçiler gönderdin…
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?

 

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor…

Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt’alar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâbe’ne siyahlar
Yakışmamıştır, yâ Muhammed
Bugünkü kadar!

Hased gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi…
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği…
İyiliğin türbesine
Türbedâr oldu iyi.

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına,
İyilikler getir, güzellikler getir
Âdem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Tâif’tir, kimi Hayber’dir…
Fethedemedik, yâ Muhammed,
Senelerdir.

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi…
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi…

Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yapanlar;
Semâve’yi boşaltıp
Sâve’yi dolduranlar…
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar…
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman’lar!

Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı…
Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Ne oldu, ey bulut,
Gölgelediğin başlar?
Hatırında mı, ey yol,
Bir aziz yolcuyla
Aşarak dağlar, taşlar,
Kafile kafile, kervan kervan
Şimale giden yoldaşlar!

Uçsuz bucaksız çöllerde,
Yine, izler gelenlerin,
Yollar gideceklerindir.

Şu tekbir getiren mağara,
Örümceklerin değil;
Peygamberlerindir, meleklerindir…
Örümcek ne havada,
Ne suda, ne yerdeydi;
Hakkı göremeyen
Gözlerdeydi!

Şu kuytu cinlerin mi;
Perilerin yurdu mu?
Şu yuva -ki, bilinmez-
Kuşları Hüdhüd müdür, güvercin mi, kumru mu?
Kuşlarını, bir sabah,
Medine’ye uçurdu mu?

Ey Abvâ’da yatan ölü,
Bahçende açtı dünyanın
En güzel gülü;
Hâtıran, uyusun çöllerin
Ilık kumlarıyla örtülü!

Dinleyene, hâlâ,
Çöller ses verir;
“Yaleyl!” susar,
Uğultular gelir.
Mersiye okur Uhud,
Kaside söyler Bedir.
Sen de bir hac günü,
Başta Muhammed, yanında Ebû Bekir;
Gidenlerin yüz bin olup dönüşünü
Destan yap, ey şehir!

Ebû Bekir’de nûr, Osman’da nûrlar…
Kureyş uluları, karşılarında
Meydan okuyan bir Ömer bulurlar;
Ali’nin önünde kapılar açılır,
Ali’nin önünde eğilir surlar,
Bedir’de, Uhud’da, Hayber’de
Hakk’ın yiğitleri, şehîd olurlar…
Bir mutlu günde, ki ölüm tatlıydı,
Yerde kalmazdı ruh… kanatlıydı.

Konsun –yine- pervazlara güvercinler
“Hû hû”lara karışsın âminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Vicdanlar, sakat çıkmadan,
Yâ Muhammed, yarına;
İyiliklerle gel, güzelliklerle gel
Âdem oğullarına!

Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr’ini;
Evliyâ, okusun Kur’ân’lar!
Ve Kur’ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman’lar
Na’tını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır…
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır…

Hacdan döner gibi gel;
Mi’râc’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad…
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezânlarını Dâvûd okusun!

Konsun –yine- pervazlara güvercinler,
“Hû hû”lara karışsın âminler…
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Arif Nihat Asya

 

 

 yaş otuz beş---Cahit Sıtkı Tarancı

 

Yas otuz bes! Yolun yarisi eder.
Dante gibi ortasindayiz omrun.
Delikanli cagimizdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugun,
Gozunun yasina bakmadan gider.
Sakaklarima kar mi yagdi ne?
Benim mi Allahim bu cizgili yuz?
Ya gozler altindaki mor halkalar?
Neden boyle dusman gorunuyorsunuz;
Yillar yili dost bildigim aynalar?
Zamanla nasil degisiyor insan!
Hangi resmime baksam ben degilim:
Nerde o gunler, o sevk, o heyecan?
Bu guler yuzlu adam ben degilim
Yalandir kaygisiz oldugum yalan.


 

 

 

Hayal meyal seylerden ilk askimiz;
Hatirasi bile yabanci gelir.
Hayata beraber basladigimiz
Dostlarla da yollar ayrildi bir bir;
Gittikce artiyor yalnizligimiz
Gokyuzunun baska rengi de varmis!
Gec farkettim tasin sert oldugunu.
Su insani bogar, ates yakarmis!
Her dogan gunun bir dert oldugunu,
Insan bu yasa gelince anlarmis.
Ayva sari nar kirmizi sonbahar!
Her yil biraz daha benimsedigim.
Ne donup duruyor havada kuslar?
Nerden cikti bu cenaze? Olen kim?
Bu kacinci bahce gordum tarumar.
N'eylesin olum herkezin basinda.
Uyudun uyanamadin olacak
Kim bilir nerde, nasil, kac yasinda?
Bir namazlik saltanatin olacak.
Taht misali o musalla tasinda.

 


 

 



Bir an seni düşünmeden , inan yapamıyorum ...

Öyle derin derin yaram kurtulamam bu sevdadan ,yakar yıkar hatıran.. !

Bak su yağan yağmura gör beni ... Feryadım sarıyor bak şimdi gökleRii ..


Gel baştan yazalım bu aşkın kaderini Gel baştan baştan yazalım ...


Nasıl unuturum seni.. Nasıl unuturum seni .. Gönül ferman dinlemezki yar yar yar..



Birgün sende seversin ..Senda ağlarsın.. O zaman ben gelirim aklına.. Belki geri dönmek istersin ama vakit çok geç olacak.. Özlüyorum seviyorum bu hep böyle kalacak ..






 

 

DeNiZ GöZlÜm-----SoNeR ArIcA

 

ilk değilsen bile
son aşkım olup kal
senden öncesini
yaşamadım sayarım
böyle bir aşka ömür vermeye değer
dillenir de nazara gelir diye korkarım

deniz gözlüm benim
senin için hazırım
eğer ölüm gerekse
ölmeye giderim
yemin olsun seninim çocuklar gibi şenim

Image Hosted by ImageShack.us

 

deniz gözlerinde hayat bulur gözlerim
yüreğim acır inan senden uzak kalmasın
o deniz gözler benim başkası hiç bakmasın

son arzum nedir diye
gelip te bir sorsalar
haykırış olur sesim
sen yine sen der
canım seni ister, seni diler, özler
beni bırakma ele ateşlerim söner

 

 

 

 

sessiz bir gecedeyim
isyan dolu yüreğimle
bağırsam yankılanır mı
yüreğimdeki çığlıklar
umut olur mu yolumuza
ümit eder miyiz yarınlara
zafer kokan yarınlara
ve '
SEN' elimi tutar mısın
karanlığın içinde
gözlerinle ışık verir misin
umut dolu yüreğime...

 

 

 

-------------------------------------

 

çığlık atsam kim duyar? kim kulak verir
Bu adama yarına çıkana dek söyle kim girer hayatıma
Gideni silmek olmaz, vardır elbet nedeni, giden kimse
Ağlamaz göze almıştır her şeyi.yıllar geçsin fark
etmez.

Beklemekten bıkmaz ömrüm, yollarınsa sonu gelir.
Bil ki yalnız ömrüm....!

 

 

YanMaKtA GüZeLdİr BaZeN...

 ÇeLiK---dİlBeRim

 

Sar beni ben sana kendimi feda etmişim
Sev beni bu canı ugruna heba etmişim
Sevgilim her şeyim gönLüme taht kuran dilberim
Sevdalar aska duymak için vuslatlar sana kanmak için
Denedim gitmiyor dertlerim bitmiyor bu sızı dinmiyor
Ne doyarım ne kanarım ben sana dilberim
Vur beni o gözler o kaşlar ne işe yarar
Yor benı feryatlar figanlar beni oylar
Sevgilim her şeyim gönlüme taht kuran dilberim
Sevdalar aska duymak için
Vuslatlar sana kanmak için
Denedim gitmiyor dertlerim bitmiyor bu sızı dinmiyor
Ne doyarım ne kanarım ben sana dilberim

 

 


 ::--GiTTin--::

 


Gittin...



Ben, arkandan sadece baktım.



Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki...
"Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini.
Gidersen sönecek içimdeki ateş
ve bir daha hiç kimse yakamayacak.
Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi
O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana.
Konuşamadım..
....
Gittin...
Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım
Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu
bacağımı bu kadar acı duymazdım.
Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden.
Ağlayamadım...
....
 
  Bugün 431 ziyaretçi (3538 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol