MeNü |
|
|
|
|
...:::Şiirler:::...
|
|
|
|
|
|
|
|
...:::Ozanlar:::...
|
|
|
|
|
|
...:::Aşıklar:::...
|
|
|
|
|
|
|

Aşık Veysel
Anadolu merkezli aşıklık geleneğinin günümüzde en bilinen kişilerinden biridir.
Ahmet Kutsi Tecer'in girişimiyle 1931 yılında Sivas'ta gerçekleştirilen Aşıklar Bayramına katıldıktan sonra adı duyulmaya başlayan Aşık Veysel, yöresinin zengin aşıklık geleneğini sade ve abartısız yorumuyla geniş çevrelere duyurmada önemli ve etkin bir insan oldu.
Yorumundaki düzeyin önemi dışında fazlaca öneçıkmasa da, Aşık Veysel'in bugüne ulaşmasındaki temel unsurlardan biri, onun geniş ufuklu ve dengeli yaşam felsefesiydi.
Şu ya da bu biçimde toplumun herhangi bir yerinde tanınan insanlar genellikle değişik çevreler tarafından denetlenmek ve yönlendirilmek istenir. ,Hemen her kesimin Aşık Veysel'le belirli boyutlarda ilişki kurmasına karşın kendi doğru bulduğu düşünce sistemi temelinde tümüne belli bir mesafeyle durabilmesi onun en önemli özelliklerinden biriydi.
Uzun yıllar Köy Enstitüleri bünyesinde aşıklık geleneğinde bağlama dersleri veren Aşık Veysel, daha sonra bulunduğu konum itibariyle devletten maaş almaya da başladı. Devletle olan bu bağına karşın, özellikle, gelip geçen politik çevrelerin (ve iktidarların) söylemlerine ortak olmadı. Aşık Veysel'in bu ilkeli davranışı, dönem dönem birileri tarafından eleştirilmiş olsa da, bugünün geniş çevrelerinde koşulsuz kabul edilmesini sağlamıştır.
1931 yılına dek köyünden hiç çıkmamış olan Aşık Veysel, bu dönemden sonra kısa sürede Türkiye'nin her yerinde duyuldu. Bir dönem sonra da Batılı araştırmacıların ilgi odaklarından biri oldu.
Osmanlının son dönemlerinde yaygınlaşan Batı temelli düşünce, Cumhuriyet sonrası daha da gelişerek toplumun geniş kesimlerine malolmaya başladı. Bu dönemde, aydınlar büyük ölçüde halkın temel değerlerinden uzaklaşarak kendilerini ifade etme biçimini seçtiler. Ancak kendi toplumsal ve kültürel gerçekliğiyle uzaklaştığı oranda belirli sıkıntıları da hisseden aydınların bir bölümü (belki bir rastlantı sonucu tanınan) Aşık Veysel'le, yeniden halk edebiyatı ve müziğiyle ilgilenir gibi görünmeye başladılar. Bir yanıyla olumlu görünse de, bir başka boyutuyla, halk şiirini yalnızca Aşık Veysel'le tanıyıp, onunla bitirmek gibi bir sonuca ulaşan Türkiye aydınının halk edebiyatına ne denli yabancı durduğu da belirginleşmekteydi.
Aşık Veysel'in kendi içinde önemi ve değeri tartışmasına dönüşmemesi koşuluyla üzerine durulması gereken bir konudur bu. Hem Aşık Veysel, hem başka herhangi bir aşık binlerce yıllık gelenekten soyutlanarak düşünüldüğünde temellerinden koparılmış olur. Gelişme, bir bütün olarak alındığında iyi örneklerin dönem dönem sıyrılıp geniş kesimlere ulaştığı görülmektedir. Ancak böylesi her örnekle bu geleneği bitirmek ya da sınırlamak ya da yüceltmek çokça öznel olmaktadır.
Tüm değeri ve önemine karşın Aşık Veysel, binlerce yıllık bir geleneğin Anadolu merkezli güzel sentezlerinden biri olarak belleklerde ve gönüllerdeki yerini koruyacak.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 431 ziyaretçi (3505 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|
|